Avrupa Birliği vatandaşlarının kendi hükümetlerinden çok ülke çıkarlarını korumak için AB kurumlarına güvendikleri ortaya çıktı. Daha fazla genişleme istemediklerini söyleyen AB vatandaşları, Birliğin 10 ile 20 yıl içerisinde dağılabileceğine inandığı kaydedildi. Araştırmaya katılanlar “AB’nin uluslararası alanda daha güçlü ve bağımsız bir şekilde kendi yolunu çizebilmesi” gerektiğini belirtti.
EuroNews’ten Gülsüm Alan ‘ın haberine göre, Avrupa Dış İlişkiler Konseyi’nin (ECFR) 14 ülkede 40 bin kişiyle yaptığı anketin sonuçları açıklandı. Düşünce kuruluşu ECFR, Fransa, Almanya, Macaristan, Belçika, İtalya, Hollanda, Avusturya, İspanya, İsveç, Slovakya, Romanya, Yunanistan, Çek Cumhuriyeti ve Polonya’da kamuoyu çalışması yaptı.
Ankete katılanların büyük kısmı, AB’nin Yüksek rekabet gücüne sahip çok kutuplu bir dünyada diğer oyuncular arasında kendi yolunu belirlemesi, gereksiz çatışmalardan kaçınması ve çıkarlarına zarar verebilecek krizler ile mücadele etmesi gerektiği savunuyor.
Ankete katılanlar Avrupa Birliği’nin daha güçlü ve daha bağımsız bir şekilde hareket etmesi gerektiğini, uluslararası çatışmalarda mümkün olduğunca yer almaması ve yaşanan krizlerde daha tarafsız olması gerektiğini yolunda görüş belirtti.
Avrupalıların büyük bölümü Rusya, Çin ve Amerika Birleşik Devletleri arasındaki çatışmalara yönelik sorulara ise Avrupa Birliği’nin krizlere müdahale etmeyerek tarafsızlığını koruması gerektiğini belirtti.
Birçok kişi Rusya’nın Avrupa kurumlarını dengesini bozmak ve istikrarsızlaştırmak amacıyla müdahale etmeye çalıştığını ifade etti. Anketten ayrıca hükümetlerin dış müdahalelere yönelik yeterince önlem almadığı sonucu çıktı.
Avusturya’da ankete katılanların yüzde 18’i, Hollanda’da ise Avrupalıların yüzde 17’si ülke çıkarlarının Çin’in agresif rekabet uygulamalarından korunduğunu düşünüyor. Macaristan ve Çek Cumhuriyeti’nde bu oran yüzde 16 düzeyinde, Almanya’da yüzde 13, Fransa’da ise yüzde 4 olarak ortaya çıktı.
Ticari müzakerelerde ülke çıkarlarınızı daha iyi kim savunur sorusuna ise ankete katılanların çoğu hükümetlerin araya girmesi gerektiğini savundu. AB’ye bu konuda güven Danimarka’da yüzde 21 iken Fransa’da bu oran yüzde 12 olarak gösterildi.
Anket kapsamında Avrupa Birliği’nin Rusya’ya uyguladığı yaptırımlar konusunda da sorular soruldu. Polonya’da ankete katılanların yüzde 55’i yaptırımların yeterli olmadığını savunurken, Slovakya’da bu oran yüzde 19’a düştü. Almanya’da ise vatandaşların yüzde 29’u yaptırımların daha da sertleştirilmesi gerektiğini söyledi.
Ankete katılanların çoğu İran ile yapılan nükleer anlaşmanın devam ettirilmesi gerektiğine inanıyor. Avusturya’da ankete katılanların yüzde 67’si, Danimarka’da yüzde 55’i Fransa’da ise yüzde 47’si Avrupa Birliği’nin bu yönde çalışmalarını destekliyor.
Batı Balkan ülkelerine genişleme Avrupa Birliği’nin gündeminde olan bir konu.
Ankete katılanların çoğu Avrupa Birliği’nin Balkan ülkeleriyle genişlemesine sıcak bakmıyor. Avrupa Birliği bütçesine Fransa, Almanya ve Hollanda gibi önemli ölçüde katkıda bulunan ülkelerde yaşayan Avrupalıların yaklaşık yüzde 40’ı birlik içinde ülke sayısının artırılmasını istemiyor. Almanya yüzde 46, Avusturya yüzde 44, Fransa yüzde 42, Danimarka ise yüzde 37 oranında genişlemeye karşı çıkıyor.
Polonya, Romanya ve İspanya ve Yunanistan Avrupalıların genişlemeye en sıcak bakan ülkelerin başını çekiyor. Polonya’da genişlemeye evet diyen kesimin oranı yüzde 31, Romanya’da bu oran yüzde 39, İspanya’da yüzde 32, Yunanistan’da ise yüzde 46 oranında çıktı.
Avrupa Birliği Suriye savaşını sonlandırmak için yeterince çaba gösterip göstermediği sorusuna ise anketin gerçekleştiği ülkelerin çoğu hayır cevabını veriyor.
Avrupa Birliği’nin Suriye konusunda yeterince çaba göstermediğini düşünen ülkelerin başında yüzde 710 ile Yunanistan geliyor, daha sonra yüzde 62 ile İspanya, Yüzde 54 ile Romanya var. Hollanda’da bu oran yüzde 30 düzeyinde.
Ankete katılanların yarısından fazlası İklim krizi konusunun diğer sorunları geride bırakarak bir öncelik olarak ele alınması gerektiğini savundu.
Büyük çoğunluk Avrupa Birliği’nin dış sınırlarının daha iyi korunması ve gelişmekte olan ülkelere para yardımı yapılmasının önemine vurgu yaptı.
Kaynak: EuroNews