Taste of Turkey günü, Londra merkezli Brand Exchange mekanında Dialogue Agency ve Brand Finance organizasyonu altında katılımcılarıyla buluştu.
Türkiye’nin yedi bölgesinin birbirinden farklı ve lezzetli yemeklerinin kültürel bir toplantı ve dayanışmaya dönüştüğü Taste of Turkey günü, Londra merkezli Brand Exchange mekanında Dialogue Agency ve Brand Finance organizasyonu altında katılımcılarıyla buluştu.
Türkiye’den lider şarküteri markası Pınar’ın sponsorluğuyla gerçekleşen günde, önce kahvaltı ardından da Özerlat Kahve’nin birbirinden farklı Türk kahvesi seçenekleriyle başlayan akşam resepsiyonu ve yemeği katılımcıların adeta kalplerinde ve damaklarında izler bıraktı. 12 Mayıs Perşembe günü gerçekleşen organizasyonda, aynı zamanda hayatı film olmuş, Softa Restoran’ın sahibi Hüseyin Özer de, akşam yemeği servisinin leziz sunumlarını Sofra Restoran kalitesiyle katılımcılara sunmuş oldu. Kahvaltı oturumunda Pınar’dan kahvaltı peynirleri, bal kaymak, gül reçeli gibi Türk kahvaltı kültürünün vazgeçilmez hazineleri katılımcılarla buluşurken, yüzlerdeki gülümsemeler de oturumun tam puan aldığının göstergesi oldu.
Londra Gazete olarak katıldığımız akşam resepsiyonu ve yemeği oturumunda, Babaji Pide Salonu tarafından hazırlanan kanepeler şampanya eşliğinde konuklar tanışırken, aynı zamanda Özerlat Kahve’nin özel Türk Kahvesi köşesi de, kahve severlerin favori durağı oldu. Şampanya ve kahve resepsiyonu ardından Brand Exchange binasının üst katına çıkan katılımcılar, salonun şık tasarımı ve leziz mezeler eşliğinde keyifli akşama devam etti. Brand Finance CEO’su David Haigh’in açılış konuşmasını yaptığı akşam yemeğinde, Haigh Türk mutfağının zenginliğinin, Türk kültürünün en güzel hazinelerinden biri olduğunu belirtirken, sadece Türkiye için değil, ülkeler arası kültürel etkileşimin de köprülerinden biri olduğunu vurguladı. Haigh aynı zamanda Londra’da 1800’lü yıllarda açılan ilk kahve dükkanının da, aslında Türk kahvesi ürettiği bilgisini paylaşırken, “Bugün yemek kültürü kadar kültürleri bağlayan, geçmişe döndüren ve birlik beraberliği güçlendiren keyifli bir araç belki de yoktur.” dedi. Haigh’dan sonra konuşmaya kalkan Türkiye Büyükelçiliği’nden Cem Işık, yaptığı konuşmada organizasyonda emeği geçen tüm kurum ve kişilere teşekkür ederken, Taste of Turkey gibi kültürel ve aynı zamanda iş dünyasını da birbirine bağlayan bir etkinlikte bulunmaktan dolayı çok mutlu olduğunu belirtti. Işık’ın ardından konuşmasına başlayan başarılı gurme Özlem Warren, yaptığı sunumda Türkiye’nin yedi bölgesinin lezzetlerini tanıtırken aynı zamanda beraberinde getirdiği meyve ve sebze örnekleriyle de katılımcıları yemek öncesi adeta ziyafete hazırladı. Warren, konuşmasında “Türkiye’de yaşayan biri olunca, her bölgenin kendisine has iklimi, havası ve doğal olarak mutfağı karşısında büyülenmemeniz imkansız kalıyor, böylesine zengin bir mutfağın kültürel dokusu da, en az oralarda yaşayan insanlar gibi renkli ve çeşitli oluyor.” dedi.
Özlem Warren sonrasında, gecenin leziz ve keyifli şaraplarının mucidi olan Melisa Fine Brands sahibi Melisa Atay, gecenin lezzetlerini süsleyen ve tamamlayan kırmızı ve beyaz şarapların çeşitlerini tanıtırken, aynı zamanda hem yerli hem de yabancı şarap üzümlerinin kombinasyonlarını ve tat farklılıklarını anlatan ufak bir sunum yaptı. Atay, yemek boyunca aynı zamanda konukların masalarını ziyaret ederek şaraplar hakkındaki fikirleri aldı, şaşırtıcı olmamakla beraber, tüm konuklar şaraplara 10 üzerinden 10 verdi. Yaşar Holding’den Dış Ticaret Başkan Yardımcısı Cüneyt Başbakkal, Pınar’a dair ufak bir tanıtım videosundan sonra Pınar hakkında daha çok bilgi verirken, Labne, Pınar ayran gibi Pınar’ın ikonik ürünlerine dair de paylaşımlarda bulundu. Akşam yemeği menüsünde bulunan ve Pınar Labne ile hazırlanan Ali Nazik ise, damaklarda kolay kolay silinmeyecek bir lezzet bıraktı.
Ali Nazik, İnegöl köfte, tel kadayıf, humus ve patlıcan ezmesi gibi birbirinden farklı Türkiye bölgelerine ait lezzetlerin tadıldığı akşam yemeğinin sonlarına doğru, Sofra Restoranlarının sahibi Hüseyin Özer, tüm mutfak ekibini çağırarak gecenin sanatçıları olan şeflere ve garsonlara teşekkür etti ve konuşmasında “Ben herhangi bir gastronomi okuluna gitmedim, bir şeyi öğrenerek de bu mesleğe başlamadım, nasıl başladım biliyor musunuz? Evsizdim ve karnım açtı – böylelikle restoranlarda çalışmaya başladım.” diyerek ilham verici hikayesiyle bir kez daha film olan hayatını katılımcılara özet geçti.
Kahve ve tatlı servisinden sonra keyifli bir sohbete dalan katılımcılar, aynı zamanda sürpriz isimlerden kahve falı da almış oldu. Yüzlerdeki tebessümün hep baki kaldığı gecede, kahve ve tatlı oturumundan sonra katılımcılar yavaş yavaş dağıldı.
Londra Gazete olarak biz de Taste of Turkey gününe emeği geçen herkesi kutluyor, başarılı girişimlerinin sürekli devamını diliyoruz.