2011 yılında yaşanan ve ülke çapına yayılan yağma olaylarında zarar gördükleri için tazminata başvuran çok sayıda kişinin henüz hiç yardım almadıkları açıklandı. Konuya ilişkin bilgi alma özgürlüğü kapsamında bilgi talebinde bulunan milletvekili Steve Reed, yardım için başvuranların sadece yüzde 15’ine para ödendiğini kaydetti. Londra Polis teşkilatının verilerine göre, zarar-ziyan talebinde bulunan ve çoğunluğu işletme sahibi vatandaşlara £46.9 milyon ödendi. Söz konusu rakam toplam £229 milyon dolayındaki zarar talebinin sadece yüzde 15’ini karşılıyor. Başvuru sahiplerinden 133’ünün henüz bir penny dahi almadıklarına dikkat çeken Milletvekili, tazminatların ödenmemesi yüzünden çok sayıda kişinin mağdur olduğuna dikkat çekti.
Kuzey Londra’nın Tottenham bölgesinde başlayan ve 6-11 Ağustos tarihleri arasında ülke çapına yayılan yağma olayları sırasında yüzlerce işyeri ve konut zarar görmüştü. 100 dolayında aile evleri zarar gördüğü için sosyal konutlara yerleştirilirken, Britanya Sigortacılar Birliği toplam zararın 200 milyon sterlinin üzerinde olduğunu kaydetmişti.
“SİGORTACILARLA POLİS ARASINDA MEKİK DOKUDUK”
2011 yılında 29 yaşındaki Mark Duggan’ın polis tarafından öldürülmesiyle tetiklenen olayların başlangıç noktası, çok sayıda Türkiyeli işletmecinin de bulunduğu Tottenham High Road oldu. Bu cadde üzerinde bulunan onlarca banka şubesi, mağaza ve süpermarket yağmalanmış, saldırılara ilk maruz kalan işletmelerden birisi de Erbiller Kuyumculuk olmuştu. Kameralara yansıyan görüntülerde dükkana girmeyi başaran onlarca saldırgan, kasa ve dolapları parçalamış, olay yerinde bulunan polis ise seyirci kalmıştı.
Yağmacıların hedefi olan işletme 15 yılı aşkın süredir aynı bölgede faaliyet gösteriyor. Mağdurların zararlarının ödenmemesi yeniden İngiliz parlamantosuna gelince görüşlerine başvurduğumuz işletme sahipleri, devletin ödediği tazminatın çok düşük olduğunu vurguladı. İşyeri yöneticileri Nesimi ve Çetin Erbil, olayların ardından dükkanlarının 3 ay kapalı kaldığını hatırlatırken, o dönemde zararları için başvurdukları yetkililerin sorumluluk almaktan kaçındıklarını ifade ettiler. Erbiller kuyumculuk sahipleri tazminat sürecini şöyle anlattılar: “İlk başlarda tazminatın Polis Departmanı tarafından karşılanacağını söylediler. Tazminat olarak ödenen miktar ise çok düşüktü. Zararımızın karşılanması aşamasında, sigorta şirketi elinden gelen tüm zorlukları karşımıza çıkarttı. Yaklaşık olarak yüzde 70’ini karşıladılar. Yağmalamada vitrinde ve tezgahta bulunan mücevherlerimiz için ödeme yapmayacaklarını, sadece çelik kasada sakladığımız mücevherler için ödeme yapacaklarını söylediler. Sonuçta bu olayın ne zaman gerçekleşeceğini kimse bilemez. Biz de hazırlıksız yakalandık. Olay, akşam saat 10 civarında gerçekleştiği için, zaten ürünlerimizin belli bir kısmını çelik kasalara kilitliyoruz. Kasaları açıp içinden mücevher almaları neredeyse imkansız. Bizim asıl mağduriyetimiz; dükkan içinde açıkta olan ürünlerimizdi. Sigorta anlaşmamızı Lemma UK Ltd. isimli büyük bir firmaya yaptırmıştık. Bu yağmalama olaylarından 6 ay sonra firma iflas etti. Birçok değerli ürün bulunduran işyerleri, bu firma tarafından sigortalanmıştı. İflas etmesini de yağmalama olaylarından kaynaklanan, hasar ödemelerinden kaynaklandığını düşünüyoruz.
Biz zaten riskli bir bölgede iş yapıyoruz. Tottenham, işsizliğin en yoğun olduğu semtlerin başında geliyor. Bölgede çok sayıda bahis salonu var ve bunların müşterileri yaşadıklarını sokağa yansıtıyorlar. Ayrıca kendisini alkole verip olay çıkartanların sayısı da bir o kadar fazla. Hatta Tottenham esnafları bahis ofislerinin artmasından duyduğumuz rahatsızlıktan dolayı İşçi Partisi Milletvekili David Lammy’nin de desteklediği bir protesto gerçekleştirmiştik.Yapımının tamamlanmasını beklediğimiz yeni Tottenham stadyumu semtin değerini arttıracağı için ümitliyiz. Semtin çehresinin değişmesini umuyoruz. Yeni işyerleri ve imkanlar sağlanırsa, insanların gelir seviyesinin artmasıyla birlikte suç oranlarının düşeceğine de inanıyoruz.”
EVLERİ HALEN İNŞAAT AŞAMASINDA
Tottenham’da başlayan yağma olaylarının sembollerinden birisi de Serhan Akbaşak olmuştu. Bölgede bulunan bir halı mağazası, saldırganların ilk hedeflerinden birisi olurken, tamamen yanan işyerinin üzerinde bulunan daireler de kül olmuştu. Söz konusu evlerden birisin de kalan grafik tasarımcısı Serhan Akbaşak, olayların üzerinden geçen yaklaşık 3 yılda evlerine hala kavuşamadıklarını söyledi. Olay gecesi eşi ile birlikte yaşadığı evinde herşeyi yanan ve mesleği ile ilgili tüm araç ve gereçlerini kaybeden Akbaşak tazminat sürecinin çok uzun sürdüğünden yakınarak şunları söylüyor: “Geçimimi sağladığım profesyonel fotoğraf makinalarım, lensler, bilgisayarım ve hepsinden önemlisi hatıralarımız da yandı. Ev şahsımındı. Üç katlı binanın birinci katındaki daire bana aitti. Olay günü bina komple yanınca; biz de kendimize başka ev aramak zorunda kaldık. Evi hemen bulmak da kolay değildi. Belli bir süre otellerde kaldık. Sigorta şirketi bize kiralık geçici ev buldu. 6 ay boyunca evin kirasını veren sigorta şirketi; artık kiranın tamamını ödemeyeceklerini, belli bir kısmını bizim ödememiz gerektiğini bildirdi. Evimiz mortgage olduğu için, otomatik olarak sigortalıydı. Fakat evin içindeki özel eşyalarımızı kapsamıyordu. Eşimin şahsi mücevherleri, eve ait elektrikli ve elektronik eşyaların hepsi kül oldu. Polis departmanından almamız gereken tazminat için değerli eşyalarımızın bize ait olduğunu gösteren bazı faturaları istediler. Yangında onlar da kül olmuştu. Dolayısıyla o faturaları ibraz edemedik. Bu süreç bir yıl kadar sürdü. Zararımızın sadece yarısını bize geri ödediler.”
Yangında tamamen yanan binanın yerine yenisinin yapıldığını belirten Serhan Akbaşak, inşaatı bitirme süresinin Nisan 2014’e ertelendiğini kaydediyor. Daha önce iki kez yaşanan ertelemenin tekrar yaşanması halinde konut sıkıntısı yaşayacaklarını belirten Akbaşak, olayların neden olduğu maddi zararların dışında psikolojik yönünü de şu sözlerle anlatıyor: “Yıkılan binanın yerine yenisi yapılıyor. Aynı yerde oturacak olmamız bize sıkıntı vermiyor. Çevreyle ilgili bir problemimiz yok. Ama evimize taşındıktan sonra nasıl bir psikolojiye bürüneceğimi de şimdiden kestiremiyorum. Hayatımızı cehenneme çeviren o günün yaşandığı yeni binaya geçmek, bende umarım olumsuz bir etki yaratmaz. Bazen rüyalarıma giriyor. Arasıra panik oluyorum. Evde otururken dışarıdan duyduğum bir ses ya da gürültü, bana o günü hatırlatıyor, kendimi kötü hissediyorum.
Ayrıca yaşadığım bu kötü deneyim; çocukluk hayalimi gerçekleştirmeme sebep oldu. Fotoğrafçılık ve grafik dizaynı işlerini yapabileceğim tüm araç ve gereçlerim yanmıştı. Hep pilot olmak istemiştim. Şimdi onun eğitimini alıyorum. Gökyüzünde özgürce uçmanın bana iyi geleceğine inanıyorum.”