İngiltere’nin ilk Türkçe internet gazetesi Açık Gazete 20’nci yaşını bir resepsiyonla kutlayacak. Açık Gazete editörü Faruk Eskioğlu, Açık Gaze’yi “mavi yakalı” bir gazete olarak tanımlayarak, 20 yılın direnerek geçtiğini söyledi.
Açık Gazete’nin 2004’te kurulduğunu belirten Eskioğlu, “7 Aralık akşamı 7.30’da ‘22 Moorfield Rd N17 6PY’ adresindeki Kuzey Londra Toplum Merkezi’ndeki resepsiyona; bütün okur, iş ortakları ve yazarlarımız davetlidir. Geceye girişte herhangi bir katkı payı yoktur” dedi.
Eskioğlu kendisinin hem okullu hem de alaylı bir gazeteci olduğunu belirterek şunları söyledi: “Uzun süre ulusal gazetelerde ve Olay’da çalıştıktan sonra 2024’te Açık Gazete’yi kurdum. Bu arada bir gazetenin üretiminde her alanda çalıştım. Karikatürist, mizanpajcı, muhabir, editör, köşe yazarı. Açık Gazete ile birlikte gazetenin çaycısı, şoförü, reklamcısı da oldum.”
Eskioğlu “Peki neden Açık Gazete?” sorusunu da şöyle yanıtladı: “Pazar yerindeki kendi tarlasından ürettiği organik sebze ve meyveleri satan köylüleriz. Günümüzde medya artık dev şirketlerin ve iktidarların yayın organı oldu. Gerçek gazetecilik bizim gibi küçük fakat bağımsız gazetelerde. Türkiye’de star.com.tr’de internet gazeteciliğine adım atmıştım. O tecrübelerden de yararlanarak kolları sıvadım. Pek seçeneğim yoktu yoksa medyadan kopacaktım. Eğer kopsaydım belki kazancım yerinde olurdu ama Londra’da Bizim’Kiler gibi bir ansiklopediyi üretemezdim. İki okur kitlesini hedefledik. İngiltere’deki Türkçe konuşanlar ve Türkiye’deki genç okurlar…”
Açık Gazete’nin özgür bir gazete olmadığını belirten Eskioğlu, “İktidarın belirlediği yasal dar çerçevede gazetecilik yaptığımız için özgür sayılmayız. ‘Yasal sınırları zorluyoruz’ diyebiliriz. Ama herhangi bir tarikat, şirket ya da siyasi partinin güdümünde olmadığımız için tamamen bağımsızız. Diğer yazarlarımız gibi kendi siyasi görüşlerimi kendi köşemde aktarıyorum. ‘Taraf mıyız?'” diye sorarsanız iyiden, güzelden, doğadan, hayvanlardan, haklıdan, barıştan, birlik ve dirlikten yanayız” dedi.
Eskioğlu, Açık Gazete’de başaramadıklarını şöyle anlattı;: “Açık Gazete kurumlaşarak büyüyemedi. Londra’da reklam toplayıcı bir kurum olmadığı için bu işin bir gazetecinin yapması hoş değil. Ayrı bir reklam bölümü oluşturamadık. Reklamda bizim toplumun dışına çıkamadık. İlk kurulduğunda 20’ye yakın ülkeden yazar bulmuştum ve onlarda bulundukları ülkeyi yazmalarını istedim fakat onlara zor geldi sürdüremedik. İnternet gazetesi enflasyonu ve sosyal medyadaki gelişim gerçek internet gazeteciliğini olumsuz etkiledi ve biz sosyal medyayı da iyi kullanamadık. Açık Gazete bir türlü kendi yağıyla kavrulan bir gazete olamadı. Açık Gazete’nin teknik masrafları için bu değirmene suyu hep başka kuyulardan taşıdım. Bundan dolayı da hiç yorulmadım ve sitem etmedim. Ekmeği bol eyledik acıyı bal eyledik sıratı yol eyledik geldik bugüne…”
“Açık Gazete’nin başardıkları neler?” sorusunu da Eskioğlu şöyle yanıtladı: “20 yılda toplumun dijital arşivi oluştu. Haber ve köşe yazılarımızla pek çok iyi oluşumun ve sanatçının arkasında rüzgar olduk. Bazı sosyal hakları aktararak Londra’daki toplumun farkında olmasını, Türkiye’dekilerin de bilinçlenmesi için çaba gösterdik. Bu konuda ne kadar yararlı olduk bilemeyiz ama olduk işte! Bazı yazarlarımız köşelerini kitap yaptı ya da diğer bağımsız gazetelerde çalışma şansı yakaladı. Hayata karşı sözü olan amatör yazarları teşvik ettik, yazarlık konusunda eğittik. En büyük başarı da 20 yıl ayakta kalmak sayılır.”
Eskioğlu, “Ayrıca bir gazeteci olarak Açık Gazete’ye başvuran bazı kişisel sorunlarına da çok çözüm aradığım oldu” diyerek şöyle konuştu; “Size ilginç gelir diye anlatayım. Örneğin İngiliz bir kadın elinde siyah beyaz bir fotoğrafla geldi, Kıbrıslı kökenli babasını arıyordu. Üç aylık araştırma sonrasında babasını buldum fakat adamcağız ölmüştü… Londra dışından bir psikolog 18 yaşında genç bir İngiliz kızın yine hiç görmediği babasını aradığını ve yardım etmemi istedi. Elindeki tek bilgi eski bir kebapçı olan biyolojik babasının adı ve nereli olduğuydu. Uzun sürdü ama onu da buldum. Sadece bu örnekler bile iyi ki doğdun Açık Gazete demeye yeterli sanırım.”
“Doğrusu Açık Gazete beni de eğitti” diyen Eskioğlu, “Açık Gazete gazeteci olarak doğmuş birisini gazeteci olarak yaşamasını sağladı. Bu toplumun uzmanı oldum. Benim için bazı dostlarımın söylediği ‘Halkın gazetecisi’ ya da ‘Toplumun avukatı’ sözleri ödül yerinde. Çok değerli bir gazeteci dostum, ‘Bizim için prestij gazetesi yarattın’ demişti. Sözün özü gazeteyi kâr amacıyla değil sosyal faydayı çoğaltmak amacıyla kurduk ve öyle de yoluna devam ediyor. Açık Gazete belki küçük ve etki alanı küçük ama bu toplumun içinden doğan bir gazete gibi gazete işte” dedi.
Açık Gazete’nin kolektif bir üretim olduğunu vurgulayan Eskioğlu şöyle devam etti:
“Açık Gazete iyiden, yeşilden ve yaşamdan yana bir gazete oldu. Yusuf Yavuz, Mahmut Şenol, Birsen Altıner, İzzettin Önder, Ertanç Hidayettin bu yıl kaybettiğimiz Afşar Timuçin ile Londra’dan Mehmet Taş, Sedat Sarıcı, aramızda olmayan cancazım Muhammet Çankıran ve sevgili Metin Şenergüç ile sayısı yüzü aşan yazarımız telif haklarını akıllarına getirmeden bizim için yazdılar. Bilgisayar Mühendisi Hakan Bilgiç’in özverili teknik desteği unutulmaz. Kolektif emek Açık Gazete’ye bir kimlik kazandırdı. Hep birlikte cesur, namuslu, temiz, samimi, güvenilir, art niyetsiz, manipülesiz ve iyi bir gazete yarattık.”
Londra Gazete çalışanları ve yönetimi de Açk Gazeteye nice uzun yayın hayatı dileriz.