Farklı kanser ilaçlarının karışımı ile geliştirilen yeni bir tedavi yöntemiyle ileri derecedeki baş ve boyun kanseri hastalarındaki tümörlerin tamamen ortadan kaldırılabildiği tespit edildi.
Kanser Araştırmaları Enstitüsü (ICR) ve Royal Marsden NHS vakfı araştırmacılarının yürüttüğü bir çalışma sonucunda immünoterapi ilaçlarının karışımı ile hastaların bağışıklık sistemi tetiklenerek kanser hücrelerinin yok edilebildiği görüldü.
İngiliz Guardian gazetesine konuşan ve dört yıl önce öleceği öngörülen 77 yaşındaki bir hasta, deneysel tedaviye katıldıktan haftalar sonra tümörün tamamen ortadan kalktığını belirtti.
Bilim insanları nivolumab ve ipilimumab ilaçlarının karışımıyla elde edilen kokteylin son safha baş ve boyun kanseri hastalarının tümörlerini ciddi bir şekilde küçülttüğünün bazılarında ise tamamen ortadan kaldırdığının gözlendiğini vurguladı. Tedavi sonrası inceleme yapan doktorlar da bu hastalarda kanserin belirtilerinin tespit edilemediğini belirtti.
Uzmanlar iki farklı immünoterapi ilacının karıştırılarak birçok farklı kanser türüne karşı etkili bir tedavi uygulanabileceğine inanıyor. İlaç kokteyllerinin kullanıldığı diğer denemelerde de böbrek, deri ve bağırsak kanserlerinde benzer sonuçlar elde edilmişti.
Kanser hastalarını yaşam sürelerini uzatmanın yanı sıra bilim insanları immünoterapi yönteminin geleneksel kemoterapi tedavileri ile karşılaştırıldığında çok daha az yan etkisi olduğunu belirtiyor.
Yaklaşık bin hasta üzerinde yapılan 3’ncü faz denemelerin sonuçlarının henüz erken ve istatistiksel anlamda önemsiz olmasına rağmen araştırmacılar klinik olarak çok anlamlı olduğunu vurguluyor.
Guardian’a konuşan ICR Direktörü Prof. Kristian Helin bu sonuçların umut vaadedici olduğunu ve immünoterapi yönteminin çok daha nazik ve akıllı bir tedavi olduğunu vurgulayarak hastalar açısından da çok faydalı olduğunun altını çizdi.
Klilink deneyde yer alan hastaların kemoterapi tedavisi gören hastalardan ortalama 3 ay daha uzun yaşadığı ve son evre hastalarının ortalama yaşam süresinin de 17,6 ay ile bu durumdaki hastalarda görülen en uzun süre olduğu tespit edildi.