İstanbul Deniz Otobüsleri İşletmesi (İDO) Genel Müdürü, Ulaştırma Bakanı, İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı, Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı, “son Başbakan”, TBMM Başkanı ve nihayetinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı…
AKP’nin İstanbul adayı Binali Yıldırım, az sayıda siyasetçiye kısmet olan bu unvanların hepsine sahip olduğu gibi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Belediye Başkanlığı döneminden başlayarak, siyasette kesintisiz en uzun yol yürüdüğü nadir isimlerden.
Erdoğan, 13 Temmuz’da Binali Yıldırım’a Devlet Şeref Madalyası vermiş, törende yaptığı konuşmada şunları söylemişti:
“Binali Bey ile 40 yıllık dostluğumuz pek çok imtihanı başarı ile atlatmıştır. Paylaştığımız her sevinç ve acı ile dostluğumuz daha da perçinleşmiş, çelikleşmiştir. Binali Bey en meşakkatli zamanlarımızda uzun yollardan kuş kanadı ile gelmiş; derdimize, mutluluğumuza ortak olmuştur…
“Kendisi 40 yıllık yoldaşlığımızda bizleri hiçbir zaman yolda bırakmadığı gibi bazıları gibi yolunu da şaşırmadı.”
Birçok yorumcuya göre bu övgünün sırrı, Yıldırım’ın Erdoğan’ın verdiği her görevi itirazsız kabul etmesi ve yine Erdoğan karşısında her zaman iyi bir “ikinci adam” olmayı başarabilmesi. O nedenle Yıldırım’a “Erdoğan’ın jokeri” diyen de var, “görev adamı” yakıştırması yapan da.
Erdoğan’ın en güvendiği ve kimine göre “sırdaşı” da olan Yıldırım’ın siyasete kazandırdığı “İtaat et, rahat et” sözü aslında biraz da yaşam düsturunu özetleyen cümle sayılabilir.
Her ne kadar muhalifleri bunu “Erdoğan’a itaat et” diye yorumlayıp aleyhine kullansa da o, nikâhına katıldığı damada “uzun evliliğin sırrı” olarak verdiği bu öğüdü, siyasette de sık sık başına “vatandaşa” ifadesini ekleyerek kullandı.
Kendisine önerilen her görevi, “Ne karar alınırsa o görevi yaparız” ifadesiyle somutlaştırdı ve bu ona uzun soluklu, parlak bir siyasi kariyer sağladı.
1955 Erzincan doğumlu olan Binali Yıldırım, mühendis kökenli siyasetçilerden.
İstanbul Üniversitesi Gemi İnşa ve Deniz Bilimleri Fakültesi’nden mezun olan ve aynı bölümde yüksek lisans da yapan Yıldırım, Türkiye Gemi Sanayii Genel Müdürlüğü Camialtı Tersanesi’nde mühendis ve yönetici olarak görev yaptı.
Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiğinde, Yıldırım’ı da İstanbul Deniz Otobüsü İşletmeleri (İDO) Genel Müdürlüğü görevine getirdi.
Denizi olmayan bir kentte doğup, ilk gençliğini de burada yaşayan Yıldırım’ın “denizcilikle” başladığı kariyeri, siyasette ulaştırma bakanlığına uzanan yolun da başlangıcı oldu.
AKP‘nin kurucularından
2001’de AKP’nin kurucuları arasında yer alan Yıldırım, partinin iktidara geldiği 2002 seçimlerinden sonra kurulan 58’inci hükümetten başlayarak tam dört hükümette görev yaptı. AKP iktidarlarının oylarını katlamalarında etken gösterilen “duble yollar, otoyollar”, Marmaray, hızlı tren, internet altyapısı, havaalanı projelerini hayata geçirdi.
Kamuoyunun büyük desteğini alan ve iktidar partisinin her seçimde oylarını daha da artırmasını sağlayan bu projelerin bazıları ise ya tam tamamlanmadan ya da yeterli donanım sağlanmadan devreye sokuldu.
Binali Yıldırım’ın siyasi hayatının zor dönemlerinden birini de altyapısı yetersiz olan “hızlandırılmış tren”in kullanılmaya başlamasıyla yaşadı.
Normal raylı sistem üzerine hızı artırılmış trenin kullanılmasına dayalı “hızlandırılmış tren” projesi faciayla sonuçlandı.
Yıldırım’ın bakanlığının ikinci yılında, 2004’de, Sakarya Pamukova’da hızlandırılmış tren raydan çıktı ve 41 kişi yaşamını yitirdi. Hızlandırılmış tren projesinden vazgeçildi. Yıldırım da bu proje ve kaza nedeniyle, eleştiri oklarının hedefi oldu.
Sonraki yıllarda ise altyapısı tamamlanan “hızlı tren” devreye sokuldu.
Yıldırım’ın eleştiri oklarına hedef olduğu bir başka olay da hızlı tren faciasından bir yıl sonra yaşandı.
O dönem Ulaştırma Bakanı olan Binali Yıldırım’ın Samsun’da bir grup milletvekili ve parti yöneticisiyle otururken, eşi Semiha Yıldırım’ın tek başına yan masada yemek yediği görüntüler basına yansıdı. Bu görüntüler özellikle kadınlar ve sivil toplum örgütleri ile bazı siyasilerden büyük tepki gördü.
Emekli öğretmen olan Semiha Yıldırım, eşine yönelik tepkiler üzerine, “Ayrı oturmak benim tercihimdi, rahatsız etmek istemedim. Yan masada yemek yiyeceğimi söyledim, bu benim nezaketimdendi” diyerek “tek başına” oturmanın sorumluluğunu üstlendi.
AKP iktidarının ilk yılları olması nedeniyle laiklik konusunda kuşkuların da en yüksek olduğu dönemdi.
Semiha Yıldırım, “Erkeklerle el sıkışmak sizce günah mı?” sorusuyla karşılaşınca, “Ben eğitimciyim, öyle şey olur mu?” yanıtı vermişti.
Eşiyle ayrı masalarda yemek yemenin sorumluluğunu Semiha Hanım alsa da Yıldırım, bu olaydan yıllar sonra yaptığı “kızlı erkekli” açıklamasıyla bir kez daha şimşekleri üzerine çekti.
Üniversite seçiminde mezun olduğu İTÜ ile Boğaziçi Üniversitesi arasında kaldığını belirten Yıldırım’ın, “Bir baktım farklı bir dünya. Bahçesinde gençler kızlı, erkekli oturuyor. Ben çok şaşırdım. ‘Burada yoldan çıkarım’ dedim, ondan sonra teknik üniversiteyi seçtim” açıklaması epey eleştirildi.
Bakanlığı bıraktı, AKP’nin İzmir adayı oldu
AKP’nin oyunu artırmak için partinin başarılı isimlerini farklı illerden aday göstermesiyle bilinen Erdoğan, Yıldırım’ı 2011’de İstanbul yerine İzmir’den aday gösterdi.
Bu adaylık rastlantı değildi ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni bir türlü CHP’den alamayan Erdoğan’ın, “yerel seçim yatırımı”ydı.
2014 yerel seçimlerinde de Yıldırım, 12 yıl boyunca aralıksız oturduğu Ulaştırma Bakanlığı koltuğunu bırakıp, AKP İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı oldu.
Belediye başkanı seçilemese de İzmir’de partisinin oylarını yaklaşık 6 puan artırarak yaklaşık yüzde 36’ya çıkardı.
Adaylık sürecinde Lütfü Elvan’a bıraktığı Ulaştırma Bakanlığı görevine bir daha dönmedi, kabinede de yer almadı. Bunun yerine Erdoğan’ın yatırımlardan sorumlu danışmanı oldu.
Erdoğan’ın cumhurbaşkanı adaylığı kesinleştiğinde, Yıldırım’ın adı başbakanlık için gündeme geldi. Ancak Erdoğan, o dönem partili cumhurbaşkanı değildi. AKP Genel Başkanı ve Başbakan olarak, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu seçildi.
Başbakan Davutoğlu, Yıldırım’dan sonra 25 Aralık 2013’te Ulaştırma Bakanı olan Lütfi Elvan’ı en yakın kurmaylarından biri yaptı.
Elvan’ın bakan olmasından sonra Yıldırım’ın bakanlıktaki kadrosu neredeyse tamamen tasfiye edildi. Bu süreç aslında Yıldırım ile Davutoğlu arasında sonraki yıllarda da yaşanacak olan gerginliğin ilk göstergelerindendi.
Yıldırım bir daha kabinede yer almadı ve 10 Ağustos 2014’de Cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan’ın danışmanı olarak Cumhurbaşkanlığı’nda çalışmaya başladı.
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile başta “başkanlık sistemi” ve “çözüm süreci” olmak üzere birçok konuda yaşadığı görüş ayrılığı, bu görevinin uzun soluklu olmasını engelledi.
AKP, Davutoğlu’nun genel başkanlığında 7 Haziran 2015 seçimlerinde ilk kez TBMM’deki çoğunluğu kaybetti. CHP ile koalisyon girişimleri Erdoğan’ın da karşı çıkması nedeniyle başarısız oldu.
Erdoğan, Yıldırım’ı “genel başkanlık” için nabız yoklamak üzere sahaya sürdü.
12 Eylül 2015’teki AKP kongresinde Erdoğan’ın işareti doğrultusunda, yaklaşık 1000 delegenin Yıldırım’dan yana oy kullanma eğiliminde olduğu kamuoyuna sızdı.
Davutoğlu, Erdoğan’a karşı geri adım atınca bir süre daha koltuğunda kalsa da, bu krizden yaklaşık 7 ay sonra Davutoğlu’nun teşkilata ilişkin yetkileri elinden alındı.
Bir süre sonra istifa eden Davutoğlu’nun yerine yapılan temayül yoklamasında delegenin yüzde 80’inin tercihi olan Binali Yıldırım, 22 Mayıs 2016’da toplanan 2. Olağanüstü Kongre’de AKP Genel Başkanı seçildi, daha sonra da Başbakan oldu.
Yıldırım, milletvekili olmasına karşın muhalifleri tarafından “Seçime girmeden başbakan oldu” eleştirilerinin hedefi olmaktan kurtulamadı.
24 Haziran 2018 seçimlerinde, Erdoğan “Türkiye Cumhuriyeti’nin sandıkla belirlenen ilk cumhurbaşkanı”, Binali Yıldırım ise “Türkiye Cumhuriyeti’nin son başbakanı” olarak tarih sayfalarında yerini aldı.
15 Temmuz 2016’da darbe girişimi olduğunda Binali Yıldırım birkaç aylık başbakandı.
O gece Erdoğan’dan önce ekranlara çıkan ve bir “kalkışma” olduğunu duyuran ilk isim de Yıldırım’dı.
Başbakanlığa vedası sırasında konuk olduğu Anadolu Ajansı Editör Masası’nda, soru üzerine “Hoşuma gitmeyen proje 15 Temmuz. Keşke olmasaydı” yanıtını verdi.
Binali Yıldırım soğukkanlılığı, sakinliği ve esprili kişiliği ile tanınıyor. Onun soğukkanlılığına örnek olarak bir uçak seyahatinde Erdoğan’la yaşadığı diyalog gösteriliyor.
İddia o ki, uçak türbülansa girmesine karşın yemek yemeyi sürdüren Yıldırım’a Erdoğan, “Sen niye bu kadar sakinsin?” sorusunu yöneltir. Yıldırım, “Hiçbir uçağın havada kaldığı görülmemiştir” diyerek yemek yemeyi sürdürür.
Konuşmasını sık sık fıkralarla süsleyen Yıldırım, esprileriyle Bakanlar Kurulu’nda kahkahaları yükseltmesiyle de anılıyor.
15 Temmuz darbe girişiminin ardından, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın muhaliflerine yönelik sert üslubuna karşın, muhalefetle diyalog kuran da yine Erdoğan’ın bilgisi dahilinde Binali Yıldırım oldu.
Yıldırım’ın MHP ile seçim ittifakı kurulmasında da etkili rol oynadığı kulislere yansıdı.
Başbakanlık görevinin sona erdiği süreçlerde de Yıldırım’ın adı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için geçti. Ancak o dönemden itibaren Yıldırım’ın başkanlık kabinesinde ya da belediye başkanlığı gibi icraatçı bir yerde aktif görev almak istemediği kulislere yansıdı.
Bu tercihine Erdoğan da saygı duydu ve Yıldırım 24 Haziran seçimlerinden sonra TBMM Başkanı seçildi.
Ancak, AKP’nin yaptırdığı temayül yoklamalarında, güçlü bir aday çıkarılmaması halinde İstanbul’un kaybedilme olasılığı yüksek çıkınca, Erdoğan’ın bir kez daha kapısını çaldığı isim Yıldırım oldu.
Berat Albayrak’la gerginlik
Geçmişte Ahmet Davutoğlu ile sıkıntı yaşayan ve onun başbakanlıktan gönderilme sürecinde önemli rol oynadığı iddia edilen Yıldırım’ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çok yakın arkadaşı ve sırdaşı olmasına rağmen, Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak ile aralarının iyi olmadığı hep kulislerde konuşuldu.
Hatta Yıldırım’ın, başbakanlığı döneminde kabinesinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı görevi üstlenen damat Albayrak’la yaşadığı gerginlik nedeniyle başkanlık kabinesinde görev almadığı da iddia edildi.
Ancak ikili arasındaki gerginlik, Yıldırım’ın İstanbul Belediye Başkan adaylığı tartışılınca yine gündeme geldi.
Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı önerisini kabul etmesine karşın, Yıldırım’ın adaylığının ilanı iki kez ertelendi. Yıldırım’ın, İstanbul’un ilçelerindeki adayların belirlenmesi konusunda Albayrak’ın kendisine danışmadan isim belirlemesine tepki gösterdiği iddiaları kulislere yansıdı.
Bu gelişmeler üzerine önce Erdoğan’ın, daha sonra da Albayrak’ın Yıldırım’la görüşerek, ilçe adaylarının kendisinin de görüşü alınarak belirleneceği konusunda garanti verilmesi üzerine krizin aşıldığı belirtiliyor.