Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, 30 Nisan’daki çağrısına kesin bir dille olumsuz cevap veren Rum liderin kaygı verici bu tutumunun sürpriz olmadığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Akıncı, 30 Nisan 2018 günü yaptığı “Rum tarafı Guterres Çerçevesi’ni sulandırmadan, olduğu şekliyle kabul etmeye hazırsa, stratejik bir paket anlaşması olarak ilan edelim” çağrısını 1 ay olumlu cevap vermeden geçiştiren Rum liderin, önceki gün kesin bir dille reddetmesinden duyduğu üzüntüyü ifade ederek, “Sayın Anastasiadis, Crans Montana’dan itibaren Guterres Çerçevesi’ni benimsediğini defalarca tekrarlamış olsa da, gerçekte durumun böyle olmadığı bir kez daha ortaya çıkmıştır” dedi.
Cumhurbaşkanı, Kıbrıs’ta çözüm istediğini söyleyen Kıbrıslı Türklerle Kıbrıslı Rumların ve onların örgütlerinin, aynı zamanda başta Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği olmak üzere uluslararası toplumun bu durumu objektif olarak değerlendirmelerinin şart olduğunu vurguladı.
Anastasiadis’in söz konusu açıklamasıyla bir kez daha siyasi eşitlik kavramını ve tarafların yönetime etkin katılımını reddederek, kararların basit çoğunlukla alınabileceği bir düzeni istediğini tekrarladığına da işaret eden Cumhurbaşkanı Akıncı, “Kıbrıs Rum liderliği bu tavırla, tersini söylemesine rağmen, adada statükonun devamını tercih ettiğini ortaya koymaktadır” dedi.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın açıklaması şöyle:
“Bilindiği gibi, 30 Nisan 2018 günü yaptığım konuşmada, “Rum tarafı Guterres Çerçevesi’ni sulandırmadan, olduğu şekliyle kabul etmeye hazırsa, stratejik bir paket anlaşması olarak ilan edelim” çağrısında bulunmuştum. Bunun olması durumunda, geriye kalan boşlukların doldurulması için müzakere etmenin o zaman bir anlamı olacağını da belirtmiştim.
Sayın Anastasiadis bir aylık zamanı olumlu cevap vermeden geçiştirmiş ve nihayet önceki gün Filelefteros Gazetesi’ne verdiği mülakatta, bu çağrımı kesin bir dille reddetmiş bulunmaktadır. Crans Montana’dan itibaren Guterres Çerçevesi’ni benimsediğini defalarca tekrarlamış olsa da, gerçekte durumun böyle olmadığı bir kez daha ortaya çıkmıştır.
Şunu ifade etmek isterim ki, 30 Haziran 2017’de sunulan tek bir çerçeve vardır ve bu çerçeveyi, 23 Eylül 2017 tarihinde New York’ta Sayın Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres ile yaptığımız görüşmede de teyit ettiğimizi daha önce de açıklamıştım.
Sayın Anastasiadis’in bu tavrı Kıbrıs’ın geleceği için kaygı vericidir ama sürpriz değildir; çünkü Crans Montana’da da aynı noktadaydı, bugün de o noktadadır. BM Genel Sekreteri’ne yazdığı mektuplarda da 30 Haziran tarihli çerçeveye atıfta bulunsa da, belirttiği görüşlerle çerçevenin dışında olduğu tartışılmaz bir gerçektir.
Bunun ötesinde, Sayın Anastasiadis yaptığı söz konusu açıklamada bir kez daha siyasi eşitlik kavramını ve tarafların yönetime etkin katılımını reddederek, kararların basit çoğunlukla alınabileceği bir düzeni istediğini tekrarlamaktadır. Kıbrıs Rum liderliği bu tavırla, tersini söylemesine rağmen, adada statükonun devamını tercih ettiğini ortaya koymaktadır.
Atmış olduğum bu önemli adımın, daha önceki örneklerde olduğu gibi, bu defa da karşılıksız kalmış olmasından dolayı elbette üzüntü duymaktayım. Bu adım; tarihi sorumluluk bilinciyle, Kıbrıs’ın bir bütün olarak barış içinde daha güzel bir geleceğe ulaşabilmesi ve her iki toplumun eşitlik, özgürlük ve güvenlik içinde çağdaş bir yaşama kavuşabilmesi için alınmış bir inisiyatifti.
Kıbrıs’ta çözüm istediğini söyleyen Kıbrıslı Türklerle Kıbrıslı Rumların ve onların örgütlerinin, aynı zamanda başta Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği olmak üzere uluslararası toplumun bu durumu objektif olarak değerlendirmelerinin şart olduğuna inanmaktayım” (HABERKIBRIS.COM)