‘Erdem’ markası, 2005 yılında Erdem Moralıoğlu tarafından kurulan aynı adı taşıyan moda markasıyla romantik ve karmaşık tasarımlarıyla tanınır. Tarihsel referansları çağdaş estetikle harmanlama konusundaki ünüyle Erdem, koleksiyonun ilham kaynağı olan Deborah, Devonshire Düşesi’nin geç dowager olarak adlandırıldığı kişiye sadık kalarak bu iki benzersiz parçayı tasarladı.
Barbour’un geleneksel balmumu ceketinin pratik özelliklerini kullanarak, Erdem bu silueti açık yakalı geniş bir trapez kaban haline getirdi. Zeytin ve kum renkli kabanlar, Chatsworth House’da bir zamanlar asılı duran chintz perde kalıntıları malzemesi ile dikişlerle kaplanmış yastıklı astarlarla görüldü.
Erdem şunları söyledi: “Barbour ile ilk kez işbirliği yapmaktan çok mutluyum, uzun yıllardır hayranlıkla takip ettiğim ve giydiğim İngiliz bir miras markası. İşim her zaman insan eliyle parçalar yaratmak olmuştur ve zanaat konusundaki yaklaşımımızda gerçek bir uyum olduğunu hissettim. Bu kadar olağanüstü bir tarihe sahip bir markayla işbirliği yapmak harikaydı.”
Kanada’da doğan tasarımcı, Türk bir baba ve İngiliz bir anneden gelirken, çiçek desenlerini kullanmasıyla ünlüdür ve bel sıkıştırma etek elbiseleri ve özenli kalem eteklerinde chintzy desenler ve cesur çiçeklerin bolca bulunduğu görüldü.
Son iki sezon boyunca İngiliz-Türk tasarımcı Bora Aksu, gösterisine yas içinde başladı; kaybedilen hayatlar için 60 saniyelik saygı duruşlarıyla. Son Sonbahar/Kış 2023 gösterisinde bu kez Türkiye ve Suriye’deki depremin kurbanlarına adanmıştı. Daha önceki seferde ise Kraliçe için yapmıştı. Aslında, bu konuda bilgi sahibi olanlar, Aksu’nun pandemi dönemine gönderme yaptığını hatırlarlar, ünlü hemşireleri sertleştirilmiş beyaz elbiseler ve gaze başlıklarla podyuma gönderdiği o anı.
Ancak Londra’da hafta sonu, Aksu’nun Bahar/Yaz 2024 koleksiyonu, üzüntü olmadan imzası olan neşe, iyimserlik ve romantizmi getirdi ve markasının özüne döndü: aile bağlarının kutlanması.
Aksu’nun koleksiyonu için ilham kaynağı, Ege kıyısındaki İzmir şehrindeki mütevazı evlerinde annesinin yanında örgü örerken geçirdiği çocukluk anılarından biriydi. Bu anı, modellerin başlarına tatlı Fez şapkalarının takıldığı podyumda kutlandı; annesinin tamamlanmamış battaniyelerinin kesilmiş parçalarından yapılmış örme kreasyonlar.
Bora Aksu şunları söyledi: “Annemin modayla ilgili bir şeyler bende büyüttüğünü biliyorum,” dedi Aksu bir muhabire geçen yıl. “O her zaman çok yaratıcıydı, ama yaratıcılığı çoğunlukla doktor kimliği ardında gizliydi. Çok çalışkan bir anne olmasına rağmen, kendi tarzının mağazaların o dönemlerde sunduğu stillerle asla tatmin olmadı. Bu yüzden sinirli olmak yerine, kendisi için kıyafetler yaratmaya karar verdi. Örmeyi öğrendi ve harika etekler ve elbiseler yarattı. “Onun giyim tarzını gözlemleyerek, o tarzı yakalamak istedim neredeyse.”
İngiliz-Türk tasarımcı Bora Aksu, bu koleksiyonunda annesinin yaratıcılığını ve ailenin değerini kutladı. Annelerinin dokuduğu elbiselerin kesintilerinden esinlenerek, özel tasarlanmış Fez şapkaları ve annesinin tamamlanmamış battaniyelerinin kalıntılarından yapılmış örgü kreasyonları ile podyumda renkli ve duygusal bir atmosfer yarattı.
Bu sezon, Aksu’nun koleksiyonu, özgünlük ve aile bağlarına odaklandı ve trajik olayların üstesinden gelerek sevinci ve umudu yeniden getirdi. Tasarımcının annesinin el işçiliği ve aile mirası, koleksiyonun merkezinde yer aldı ve izleyenlere sıcak bir duygu ve nostalji hissi verdi.
Bahar/Yaz 2024 koleksiyonu, Bora Aksu’nun kişisel geçmişinden ilham alırken, aynı zamanda aile, gelenek ve el işçiliği değerlerini ön plana çıkardı. Tasarımcı, annesinin modaya ve yaratıcılığa olan katkısını vurgulayarak, ailenin önemini ve kültürel mirasın taşınmasını kutladı.
Sonuç olarak, Londra Moda Haftası’nda iki Türk moda tasarımcısı, farklı tarzlarıyla ve kişisel öykülerini koleksiyonlarına yansıtarak dikkat çekti. Bu tasarımcılar, hem İngiliz hem de Türk moda dünyasına katkıda bulunarak uluslararası bir platformda başarı elde ettiler.