kıbrıs ingiltere londra lefkoşa
DOLAR
32,3544
EURO
35,1415
STERLIN
40,9795
BITCOIN
$71.297
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
LONDRA
Orta şiddetli yağmur
13°C
LONDRA
13°C
Orta şiddetli yağmur
Cuma Hafif yağmur
14°C
Cumartesi Kapalı
="http://www.w3.org/2000/svg" viewBox="0 0 300 300" enable-background="new 0 0 300 300">
12°C
Pazar Hafif yağmur
="http://www.w3.org/2000/svg" viewBox="0 0 300 300" enable-background="new 0 0 300 300">
10°C
Pazartesi orta şiddetli yağmur
="http://www.w3.org/2000/svg" viewBox="0 0 300 300" enable-background="new 0 0 300 300">
8°C

Suriye’de ateşkes mi? Chamberlain’in hayaleti

13.02.2016
0
A+
A-

Maalesef Münih’te açıklanan anlaşma bize Suriye konusunda daha iyimser olma olanağı vermiyor. “Appeasement” diye bilinen politikalar Rusya’yı ve İran’ı durdurmayacak.

ABD ve Rusya öncülüğünde Uluslararası Suriye Destek Grubu’nun Münih’te açıkladığı karar geniş yankı uyandırdı. “Tarihi bir karar” olarak niteleyenler oldu. “Beş yıl sonra ilk ışık” türü haber başlıkları okuduk. Peki, bu değerlendirmeler doğru mu? Beş yıllık Suriye iç savaşında nihayet özlenen ateşkes ve daha sonra siyasi çözüm noktasına gelindi mi? Sanmıyorum. ABD, Rusya, AB, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Çin, İran, Mısır, Irak, Ürdün, Lübnan, Umman, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Suudi Arabistan, Türkiye, Arap Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatı’ndan oluşan Uluslararası Suriye Destek Grubu tarafından yapılan açıklamayı iyi okumak gerek. Metin muğlaklıklarla dolu ve farklı şekillerde okunup yorumlanabilir. Gerçekçi okuma şunları gösterir. Metinde “ateşkes” kavramı kullanılmıyor. Onun yerine “hasmane faaliyetlerin durdurulması” (cessation of hostilities) kavramı kullanılmış. “Hasmane faaliyetlerin durdurulması” “ateşkes”e göre daha zayıf ve muğlak bir kavramdır. Nitekim Rusya varılan anlaşmanın Suriye’deki hava operasyonlarını durdurması anlamına gelmediğini, hava operasyonlarının devam edeceğini açıkladı. Beşar Esad ise “Suriye’nin tümünü” ele geçirinceye kadar savaşa devam edeceğini söyledi. Batılılar ise “hayata geçirilmediği sürece” varılan anlaşmanın “bir kağıttan” ibaret olduğunu vurguluyorlar. Bu konuda en gerçekçi değerlendirmelerden birini yapan The Economist dergisi Münih Anlaşması’nın ABD’nin pazarlık pozisyonunun zayıflıklarını, Barack Obama’nın Suriye politikasının iflasını yansıttığını yazdı.

Gerçekten de Münih Anlaşması ABD’nin zayıflıklarını, Rusya’nın güçlü konumunu ortaya koyuyor. Rusya ve İran Suriye’de hedeflerine askeri güçle ulaşacaklarına inanıyorlar. ABD’nin bunu engelleme niyetinde olmadığını görüyorlar. Diplomatik çözüm konusunda olumlu sesler çıkarırken doğru bildiklerini yapmaya devam ediyorlar. Şimdilik onları durduracak biri yok. Dolayısıyla bu Münih Anlaşması bize başka bir Münih Anlaşması’nı hatırlatmalıdır. 1937’de Hitler’in Avrupa sınırlarını zorla değiştirme politikaları nedeniyle Avrupa üzerinde savaş bulutları toplanmışken dönemin İngiltere Başbakanı Neville Chamberlain, Münih’te Hitler’le görüşerek “Avrupa’da barışı sağlayacak” Münih Anlaşması’nı imzalamış ve büyük başarı elde ettiğini sanmıştı. Londra’ya dönüşünde elindeki kağıdı sallayarak “peace for our time” konuşmasını yapmıştı. 1937 Münih Anlaşması’nı Fransa ve İtalya da imzalamıştı. Dönemin büyüklerinin anlaşmasıydı. Bu “tarihi” anlaşmanın mürekkebi kurumadan Hitler Çekoslovakya’yı işgale başlamıştı. Tarih tekerrürden ibaret değildir. Her dönemin olaylarını ayrı ayrı değerlendirmek gerekir. Ama, sınırları değiştirme politikası nedeniyle “revizyonist bir güç” olarak nitelenen Rusya karşısında Barack Obama ve John Kerry bize Neville Chambarlain’i hatırlatıyor. Putin’in Suriye ile yetineceğini sanıyorlarsa yanılıyorlar. ABD’nin zayıflığı, kararsızlığı, Rusya’nın iştahını kabartıyor.

Suriye konusunda açıklanan Münih Anlaşması’nı alkışlamadan önce realiteleri iyi incelemekte yarar var. Rusya’nın hava ve İran’ın kara gücü Suriye’de dengeleri değiştirdi. Hedefte Halep var. Halep’in Beşar Esad güçlerinin eline geçmesi ABD, Türkiye, Suudi Arabistan gibi diğer aktörlerin desteklediği muhalif güçlerin sonu anlamına gelecektir. Bu da Cenevre’de diplomatik çözüm umutlarını anlamsız kılacak. Suriye’de bir yanda Beşar Esad rejimi, diğer yanda da IŞİD ve El Nusra kalacak. Rusya Batı’ya “Buyurun tercih yapın” diyecek ve Batı’yı mat edecektir. Daha önce de yazdım. Gidilecek köyün minareleri belli oldu. Sahada güçlü olan masada da güçlü olur. ABD’nin altına imza attığı Münih Anlaşması tam da bunu, yani ABD ve Batı’nın zayıflığını, Rusya ve İran’ın güçlü konumunu yansıtıyor.

Bir hafta sonra Suriye’de silahlar susmayacak. Büyük olasılıkla Rusya ve İran’ın desteğinde Beşar Esad güçleri Halep’e yönelik saldırılarını sürdürecek. Varılan anlaşma bu konuda engel değil. Suriye’de barış sağlanmasının önündeki engeller yerli yerinde duruyor. The Guardian gazetesi Münih Anlaşması konusunda çok umutlu olmanın delilik olacağını (it would be foolish to be too hopeful) yazarak ihtiyatlı olmak gerektiğini hatırlattı. Gelinen noktada Türkiye’nin manevra alanı çok daraldı. Rusya’nın Türkiye’yi Suriye’de kavgaya çekmeye çalıştığı yönünde analizler okuyoruz. Kırmızı çizgileri tek tek çiğnenen Türkiye ne yapacak? Ordusunu Suriye’ye sokar mı? Böyle bir adım Rusya ile savaş anlamına gelmez mi? Yanıbaşındaki kritik gelişmelere seyirci kalmanın faturası ne olur? Ankara tüm bunları ölçüp tartıyor olmalı. En önemli müttefiki ABD’nin politikaları Türkiye’ye yardımcı olacak nitelikte değil. Önümüzdeki günler Türkiye için çok kritik olacak.

Maalesef Münih’te açıklanan anlaşma bize Suriye konusunda daha iyimser olma olanağı vermiyor. “Appeasement” diye bilinen politikalar Rusya’yı ve İran’ı durdurmayacak. Belli ki Suriye’de kan akmaya, bunun yarattığı insani trajedinin faturasını Türkiye ve AB ödemeye devam edecek.

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.